31 Mart 2013 Pazar

Ömürlük Dost - Evcil Hayvan Beslemenin Sorumluluğu

Zeytin'in bahçesi bir elemanını kaybetti.Akşam eve geldiğimizde, hint bülbüllerinin sessizliğinden
şüphelenip kafesi kontrol ettiğimde dişi olan hint bülbülümüzün öldüğünü fark ettim.Zavallı eşide sessizce başında bekliyordu.Hint Bülbülleri yalnız yaşayamayacağı için ya yeni bir dişi edinmek, yada tek kalan kuşumuzu aldığımız yere geri vermek gerekiyor.Sanırım ben ikinci seçeneği hayata geçireceğim."Sonuçta minik bir hayvanın eksikliğini bizden başka fark eden olmayacaktır" diyebilirsiniz, ama bu olay benim kendimi ve evcil hayvan besleme mantığını sorgulamama neden oldu.Benim için evcil hayvan beslemek , çevremizdeki insanlara etkisi anlamında sorumluk gerektiren birşey olmaktan çok, beslediğimiz hayvanın hayatı açısından sorumluluk gerektiriyor.Kafeste taze su , yem ,sıcaklık herşey olması gerektiği gibiydi ama evcil hayvan beslemenin sorumluluğu yemek ve su sağlamaktan ibaret değil.Hayvanların doğal hayatlarında , yaşam için temel ihtiyaçlarını, ev ortamına göre çok daha zor  karşılıyor olmaları   kendi özgür iradeleri ve hayatta kalma içgüdülerinin sorumluluğunda.Zincirin ucunda bağlı bir köpeğin hareketsizlikten hastalanması ,kafesteki bir kuşun tek düze yem yemekten ölmesi, ise tamamen insanlarının sorumluluğunda.



Sorumlu bir dost  olmak;
Evcil hayvan beslemek ,farklı insanlar için farklı şeyler ifade ediyor.Evcil hayvanlar,   sadık bir arkadaş ,  bir bekçi , kör birinin rehberi , bir çocuğun eğlencesi ,sevgiliye verilen bir hediye olabiliyor.Bizim için ise ailemizin bir parçası.Sonuç olarak herkes için bir şekilde mutluluk kaynağı olabiliyorlar.

Evcil hayvan beslemek sahibi açısından yararlı , mutluluk verici olsa da yanında bir canlının sorumluluğunu ve bir sürü yükümlülüğü getiriyor.Sorumlu bir dost olmak niyetinde isek,dostumuza bir ömür boyu bir ev ve sağlık bir yaşam sağlıyor olmalıyız.Hayvan dostumuz yaşlandığında  veya hastalandığında ondan kurtulma çabasına girişmemeliyiz.


Sorumlu bir evcil hayvan sahibi olacak isek, sorumluluğun sadece yemek ve barınak sağlamaktan ibaret olmadığını bilmek ve hayvan edinmeden önce şartlarımızı değerlendirmekte fayda var;


  • En önemli koşulu ilk önce yazalım.Evcil hayvan sahiplenmek ömürlük bir sorumluluk ,bir ömür boyu dostumuza sahip çıkacağımızdan emin değil isek ,yol yakınken vazgeçmeliyiz.Popüler evcil dostlarımızın ortalama ömürlerini gözden geçirelim;
- Hamster 2-3 yıl
- Gine Pigi 8 yıl
- Tavşan 10 yıl
- Köpek 18 yıl
- Kedi 18 yıl
- Kuş 5 yıl


  • Ailemizin diğer fertleri evcil hayvan edinmeye hazır mı?Eşinizin veya aile büyüklerinizin özellikle kedi , köpek gibi hayvanlar edinecekseniz ,evcil bir hayvanla yaşamaya hazır olmaları gerekiyor.Evde birisinin  hayvanlara alerjisi olması ,daha yolun başında problemlerin başlaması demek olabilir.
  • Yaşam tarzınıza uygun bir hayvan seçin.Ona egzersiz yaptıracak zamanınız yoksa veya hareket etmeyi pek sevmiyorsanız evde tazı beslemek size göre olmayacaktır.Değişik hayvanların değişik ihtiyaçları vardır,dostunuzu edinmeden önce onun gıda , egzersiz ,barınma gibi ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağınızı araştırmalısınız.
  • Dostunuzun ihtiyaçlarını sağlayacak yeterli kaynaklara sahipmisiniz?Ona kafes,kulübe ,mama,aşı ve veteriner sağlamak için bolca para ihtiyacınız olacak.Koca bir danua'yı balkonda besleyemezsiniz,fiziksel koşullarınızı da gözden geçirmekte fayda var.





14 Mart 2013 Perşembe

Bahar Geldi

Edirne'de ,Kaleiçi civarında oturduk uzun yıllar..
Şanslıydım, bahçeli bir evin çocuğuydum.Bahar aylarında sabah okula gitmek için evin arka kapısından çıkar , bahçenin içinden geçerdim.Şanslıydım, her sabah baharın müjdesini bahçenin görüntüsündeki değişikliklerle yaşardım.
Birgün rahmetli dedemin soğanlarını diktiği sümbüller adası çiçeklenirdi ,başka bir gün ise laleler açardı.
Her sene, tek bir tane meyve veren nar ağacımız vardı,bütün sene boyunca onun meyve vermesini beklerdim.Ağaçlardan önce erguvan çiçek açardı,onunla beraber erik ağacı, sonrada kayısı.Birde unutmadan, kayısı ağacının altında da köpeğim pandanın kulübesi vardı ,sabah ona selam vermeden gitmezdim okula.Yaza yaklaştıkça ,Babaannem "ayva çiçek açtı yazmı gelecek" diye şarkı söyleyerek hazırlardı kahvaltımı.Böyle kaçtane bahar geçti bilmiyorum ama güzel geçti o günler.

Sanırım hala şanslıyım ... Yine bahar geldi,bahçeli bir evimiz var ve her sabah işe giderken baharın müjdesini bahçemizdeki değişikliklerle yaşıyoruz.Laleler açıyor , erik ,şeftali ağaçları çiçeklendi.
Kesin Şanslıyım ....  Bir de, her sabah eşimle el ele işe giderken,bahçe kapısından bizi yolcu eden köpeğimiz Zeytin var.


Cahit Adil Kaner

Güncelleme;
Blog'um www.cahitadilkaner.com adresine taşındı yazılarımın devamına yeni adresimden ulaşabilirsiniz

4 Mart 2013 Pazartesi

Zeytin Arena Zemin Yenileme Çalışmaları

Bahçe bakım sezonunu geçen hafta gülleri ve ağaçları budayarak açmıştık.Bu hafta ise sıra kış boyunca zeytinin üstünde koşturduğu , atlayıp zıpladığı çim zemine gelmişti.

Dökülen yaprakları temizledik , ilk biçme olduğu için uçlardan biraz aldık ,gübreleme operasyonuna geçmeden önce tek tek yabani otları temizledik.Çok yorulduk ama bahçe bahara hazır hale geldi.

İşte ay ay çim bakımı:
Ocak –Şubat ayında
Kışın bu en çetin geçen iki ayında her şeyden önce etrafta büyük ağaçlar varsa bu ağaçlardan dökülen yaprakları devamlı temizlemelisiniz. Çimlerinize yapmanız gereken bir şey yoktur çünkü zaten yeterince yağışlı bir dönem olduğu için toprak kurumaz. Büyük ağaçlardan dökülen yapraklar varsa temizleyin. Bu yağışlı ve çoğunlukla soğuk dönemde pek fazla bir iş yoktur.
    
Mart
Çimler normalde Mart ayında büyümeye başlar. Hava ve toprağın durumu bu ay en ideal halindedir. Dökülen yapraklar için tırmıklama yapmayı ihmal etmeyin fakat tırmıkla çimlerinize de zarar vermeyin.  Soğuk kış günlerini atlatmış olan çimlerinizi bu ay silindirleyebilirsiniz. Aynı şekilde üstlerinden bir parka kesebilirsiniz. Bu biçme işlemi için kuru bir hava seçin ve ay boyunca iki kereden fazla çimlerinizi biçmeyin. Mart ayında aynı zamanda sararmalara bakıp çimlerinizde hastalık olup olmadığını gözlemleye bilirsiniz. Gerekli ise ilaçlama yapabilirsiniz.
    
Nisan
Çimlerinizin gübreleme zamanı olan bu ayda toprak sıcaklığı devamlı artar. Nisan ayının ikinci yarısında çimlerinize Amonyum Nitrat uygulayabilirsiniz. Çok fazla uzamalarını engellemek için sık sık biçebilirsiniz. Çim uzunluğu en az 2,5 santim olmalıdır.
    
Mayıs
Daha sık biçme işlemi yapmanız gerek bir aydır. Çimlerinizin boyunu 2,5 santimin de altına düşürebilirsiniz. Zararlı böceklerle mücadele için en uygun ay da mayıstır. Mayıs ayı boyunca çiminiz kuru fakat toprağınız nemli olmalıdır.
    
Haziran
Haziran ayı genelde kuru ve sıcak geçer. Yaz gübreleme dönemi de bu ay başlar.
    
Temmuz
Temmuz ayı içerisinde çimlerinizi düzenli olarak biçmeli ve sulamalısınız. Sulama işlemini genelde güneş battıktan sonar yapmaya gayret edin.
Ağustos
Bu ayda Temmuz ayında yapılan işlemleri devam edin.
Eylül
Sonbaharın bu ilk ayında öncelikle çimlerin boyunu kışa uygun bir biçimde kısaltmaktır.  Solucanların en aktif olduğu ay bu aydır. 
Ekim
Ekim ayı içinde artık çimleri düzenli biçmeniz gerekmez. Çimler çok daha yavaş uzayacaktır. Ağaçlardan dökülen yaprakları temizlemeyi ihmal etmeyin.
Kasım
Kasım ayında çim alanınızda pek bir işiniz kalmaz. Solucanlara karşı ilaçlama ve yaprak temizliği yeterli olacaktır.
    
Aralık
Aralık ayı dinlenme zamanıdır.

3 Mart 2013 Pazar

Bahçemdeki Türler - Kanarya

Ailemizin yeni üyesi ... LEFTER KüçükKANERiadis..
Lefter KüçükKANERiadis kimdir?
Anavatanı atlas okyonusundaki kanaryalar olan,adını renginden alan BAKIRİ cinsi kanaryaların nadide üyelerinden Lefter , serçegiller familyasında bülbül ötüşü ile meşhur bir kuştur.2012 Mayıs ayında hayata kuşçuda merhaba diyen Lefter ,Aralık 2012 itibarı ile Cimbomlu ailemizin fenerli üyesi olarak evimizin baş köşesine yerleşmiştir.

Zeytinin Bahçesi'indeki türler gittikçe artıyor , ilgilenenler için Kanaryalar ile ilgili biraz ansiklopedik bilgi;

Kanarya Familyası: İspinozgiller (Fringillidae). Yaşadığı yerler: Yabanileri; Kanarya, Azor, Madeira adaları, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika’da su kıyılarındaki ağaçlık alanlarda. Evcilleri; hemen hemen dünyanın her tarafında. Özellikleri: 13-14 cm boyunda, ötücü bir kafes kuşu. Anayurdu Kanarya Adalarıdır. Yabanilerin sırtı gri çizgili zeytin yeşili, diğer tarafları ise sarı-yeşildir. Evciller altın sarısı rengindedir. Tane ile beslenirler. Ömrü: 34 yıl kadar. Çeşitleri: 22 kadar türü bilinmektedir. Birçok ırkı üretilmiştir. Harz, Manchester, Londra, Norveç, Belçika ırkları Ünlüdur.

İspinozgiller ailesinden bir kuş türü. Kanarya, adını aldığı Kanarya adaları ile Azor ve Madeira adalarında yaşayan yabani türden, bütün dünyaya yayılmış bir kafes kuşudur. Süs ve sesi için beslenir. Serçe iriliğinde olup, evcilleri sarı renktedir. Yabanilerin sırtı gri çizgili zeytin yeşilidir, karnı sarımtrak yeşildir. Dişilerin renkleri daha soluktur. Yabani kanaryaların sesi daha etkileyici ve kuvvetli olduğu halde, kafes kanaryaları kadar değişken değildir. Evcillerin renkleri, esaret hayatının etkisi ile sarıya dönüşür. Nadir olarak beyaz ve kırmızımsı olanları da vardır. Tohum ve taze bitkiyle beslenirler. Küçük sürüler halinde etrafı ağaçlarla çevrili göl, dere gibi su kenarlarında yaşarlar. Gülü severler, dişiler tüy, kıl yosun ve köklerden ağaç veya çalılara fincan şeklinde gizli yuvalar yaparlar.

Yılda iki döl verirler. Kış ve sonbaharda bir araya gelirler. Bu esnada erkek kanaryalar uzun ötüşler ve ani uçuşlar yaparak birbirleriyle döğüşürler. Dişi, kahverengi benekli açık mavi renkli 3-5 yumurta yumurtlar. Kuluçka süresi 13 gündür. Bu devrede erkek kanarya dişiyi devamlı besler. Yavrular çıplak ve gözleri kapalı olarak yumurtadan çıkarlar. 17 günde tüylenerek üçüncü hafta sonunda yuvayı terk ederler.

Kanarya, Avrupa’ya 400 sene evvel girmiştir. On altıncı yüzyılda Kanarya Adasından bir gemi, içinde birkaç bin kanarya ile Avrupa’ya gelirken fırtına yüzünden İtalya yakınında karaya oturdu. Gemiciler gemiyi terk etmeden önce kanaryaların kafeslerini açtılar. Elbe Adasına sığınan bu kanaryalar çiftleşerek ürediler. Buradan yakalananlar bütün dünyaya yayıldılar. Uzun süren ayıklamalar sonucu çeşitli ırklar üretildi. Bunların içinde en Ünlüu Almanya’nın Harz Dağlarında geliştirilen soydur. En iyi ve en çok öten budur. Bunların seslerinin güzel olmasında talim ve iyi bakımdan başka Harz Dağlarının iklim ve havasının da etkili olduğu savunulmaktadır. Kanaryaların en süslüsü ve güzeli Norveç kanaryasıdır. Vücutları daha büyük ve tüylerinin rengi kırmızımtrak sarıdır. Soyların karışmasıyla tepeli ve siyahlı olanlar da üretildi. Fakat bunlar pek makbul değildir. Yurdumuzda Alman, İrlanda ve yerli kanaryalar mevcuttur. Yerli kanaryaların rengi sarı, limoni beyazımsıdır. En makbulü sarı renkli ve siyah tepeli olanlardır.

Kanaryaların bakımı: Kanarya beslemek isteyenler önce iyi bir kafese sahib olmalıdır. Bir iki kanaryalık çeşitli tel kafesler vardır. Çok miktarda kanarya beslemek için daha büyük kafeslere ihtiyaç olur. Kafesin altına sık sık değiştirilen temiz kum koymalıdır. Kum yerine taban iki kat tahtadan yapılabilir. Üstteki çıkarılıp tekrar yerine konacak bir tarzda olmalıdır. Temizlik sırasında rahat yıkanabilmesi için çinko veya başka bir maden ile kaplı olması daha uygundur. Kanarya kafesinin konacağı yerin seçimi de önemlidir. Kanaryaların en büyük düşmanı kedidir. Kedi ve başka düşmanlardan korumak için kafesi odada yüksek ve uygun bir yere asmalıdır.

Kanaryalar zor şartlara dayanıklıdır, ancak devamlı olarak temiz hava ve güneşe ihtiyaçları vardır. Bununla beraber hava cereyanından ve aşırı ısıdan korumak, kafesinin yerini günde bir iki kere değiştirmek lazımdır. Sabahleyin, kanarya kafesini güneşli bir pencereye asmalıdır. Sabah güneşi pek hoşuna gider. Fakat güneş ısınınca mutlaka yerini değiştirerek serin bir yere almalıdır.

Kuşa bakanlar, kafesin yeri değiştikçe sabahları ve daima aynı saatte kafesi temizlemeli ve kuşun banyosunu yaptırmalıdır. Kafesi temizlemek için bir masanın üzerine koymalı ve altını çıkarıp temizlemelidir. En iyisi kafesin altındaki tahtayı çıkarınca güzelce yıkamalıdır. Bu saatte kanaryanın banyosu da yaptırılmalıdır. Banyo için çok derin olmayan ve içinde ancak 2 cm kadar su bulunan bir tabak veya özel bir banyo kabını kafesin içine (altı yokken) koymalıdır. Kanarya suyu görünce hemen içine girer ve çırpınıp yıkanmaya başlar. Banyodan sonra kafes kurutulmalı ve altı yerleştirilmelidir. Su ve yem kaplarını da yeniden doldurup yerine asmalıdır. Alışkın olan kanaryaların banyosu kafes dışında da yaptırılabilir. Suyla dolu banyo kutusu kafesin dışına konur. Kafesin kapısı açılınca kanarya hemen dışarı çıkarak yıkanır. Banyodan sonra odanın içinde biraz uçarak ekzersiz yapar. Birçok kuşlar banyo ve uçuştan sonra kendiliğinden kafesin içine girerler.

Genellikle kanaryaların yemleri bazı bitki tohumlarıdır. Yeşilliği de severler. Başlıca yemleri kanarya çimi tohumu, keten ve kenevir tohumları, kuş üzümü vs.dir. Yemlerini normal kararda vermelidir. Kanarya hastalıklarının baş sebebi aşırı beslemedir.

Bazı kuşçular bu tohumları karıştırıp verir. Bu usul iyi değildir. Kanaryaların bu tohumlardan hangisini daha iyi yediğini ve hangisinin dokunup dokunmadığını anlamak için tohumları ayrı ayrı vermelidir. Kanaryalar kenevir tohumunu çok severler. Ağır olduğu için devamlı vermemelidir. Kenevir tohumu kanaryaları kızdırdığından yumurta zamanı az verilmelidir. Bazı kuşçular satacakları kuşları alıcıya çok öttüğünü göstermek için kenevir tohumu ile besleyip kızdırırlar. Fakat bir hafta sonra bu kızgınlıkları geçeceğinden sesleri de kesilir.

Kuş otu ve salatalık gibi yeşil besinler de arasıra verilmelidir. Salatalık, kuşun yetişeceği bir yere kafesin teline bağlanarak verilebilir. İncir gibi tohumlu meyveler de tavsiye edilir. Arasıra katı pişmiş yumurta sarısı, ıslatılmış ekmek, tuz ve kireç ihtiyaçlarını karşılamak için mürekkep balığının kuru kemik parçası kafesin bir yerine asılırsakanarya gagasıyla kopararak yer.

Evcil kanaryaların üreme mevsimi şubattan mayıs sonuna kadardır. Kanaryaları çiftleştirmek için kullanılacak kafes 37,5 cm yükseklikte, 25 cm genişlikte ve 60 cm uzunlukta olabilir. Kafesin tel örgülü olan ön yüzü dışında diğer üç tarafı kapalı olmalıdır ve sallanmayacak şekilde duvara asmalıdır veya ayrıca bir çifthane yapmalıdır. Bir çift kanarya için bir metre uzunluk ve yarım metre genişlik yeterlidir. Her bir çifthaneye bir iki yuva, folluk yapmalıdır. Folluklar tahtadan yapılabileceği gibi küçük tel bir sepet de kullanılabilir. Dişi kuşun yuva yapması için biraz pamuk, keçi kılı veya at kılı koymalıdır. Bu kıllardan bir miktar da kafesin bir tarafına asmalıdır. Kanarya bunları istediği kadar kullanır.

Kanaryalara kuluçka zamanında her zaman verilen yemlerden başka ekmek ufağı ile birlikte katı pişmiş yumurta ve ince istiridye kabuğu vermelidir. Dişi, benekli, mavi yeşil renkli 4-6 yumurta yumurtlar. Yeme kalktığı zaman yerine erkek gelerek yumurtaların üzerine oturur. Yavrular 13 veya en çok 15 günde yumurtadan çıkarlar. Anne ve babaları tarafından beslenirler. Üç hafta sonra her şey yiyebilirler ve ayrı kafeslere konabilirler.

Eğer çok miktarda kanarya yetiştirilecek ise çifthaneyi ona göre büyük yapmalıdır. Yahut bir odayı çifthane olarak kullanmalıdır. Büyük çifthanelere ağaç dalları da sermelidir. Çiftleşecek olan kanaryaları evvela küçük bir kafeste beraber bulundurup birbirlerine alıştırmalıdır. Böyle yapılmazsa erkekler birbirleriyle döğüşür ve çoğunlukla birbirlerinin gözlerini çıkarırlar.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi